25 Mart 2014 Salı

"MAKRO VE YAKIN PLAN DÜNYASI" Fotoğraf Gösterim

FOTOĞRAF GÖSTERİSİ

07 Haziran 2013 günü Fotoğraf Sanatı Kurumunda (FSK) "Makro ve Yakın Plan Fotoğrafçılığı" kitabı imza günümde yapmış olduğum fotoğraf gösterisidir.






24 Mart 2014 Pazartesi

YAZDIĞIM KİTAPLAR


makro-ve-yakin-plan-fotografciligi-c-deniz-seyran

sesimi-duyan-var-mi-deniz-seyran



KARINCAYA BİLE ULU NAZARIM VARDIR.

FOTOMAKALE


Günümüzün anlamsız telaşı içinde sabah kalkıp arabamıza biniyor ve işe gitmek için yola koyuluyoruz. Geniş asfalt caddelerden geçip, büyük binaların arasından işimizin bulunduğu beton yığınına ulaşıyoruz. Koşar adım odamıza gitmeye çalışırken… Es geçiyoruz hayatı...

Hâlbuki bu âlemde yalnız değiliz. Etrafımızı kuşatan koca bir dünya var. Türlü türlü canlı ve cansız varlığın barındığı bir dünya... Hayvanlar, böcekler, bitkiler, taşlar... “Ben buradayım” diyor hal diliyle her şey. “Beni de görün, ben de varım” diyorlar. Ve dikkatli bir şekilde bizi izliyorlar. Ama biz yine es geçiyoruz hayatı...
Fotoğraf, eşyanın farkına varmanın en güzel yoludur. Özellikle makro fotoğraf; görünenin farkına varmak, görünmeyenin sırrına ermektir. Güzellikleri göremeyen gözlerin önüne sermektir...
Yunus diyor ki; “Benim bir karıncaya bile ulu nazarım vardır”.  Yani her gün gördüğümüz, gördüğümüzü sandığımız karıncada bile, büyük sırlar barınır. Yunus, bu sözüyle bir yandan ondaki güzellikleri görmeye çalıştığını, diğer yandan da yaratılmış her şeye karşı duyarlılığını dile getirmektedir.

Biz ise ne yeşilini, ne mavisini görüyoruz tabiatın. Sessizce uçan kelebek, bize hiçbir şey hatırlatmıyor. Arıların sesi bile rahatsız ediyor bizi. Hele sinek, hele sinek... “Nereden çıktı bu, sabah sabah?” diyoruz içimizden. Karıncayı ezip geçiyoruz. Yuvasına basıp bozduğumuzun bile farkında değiliz. Hâlbuki onlar günlerce çalışıp toprağı dışarı atmış, havalandırma bacalarını titizlikle açmışlardır.
Es geçiyoruz hayatı velhasıl. Göremeden güzellikleri, anlamsız bir telaş içinde kovalıyoruz dakikaları. Çiçeklerin mis gibi kokusunu yayarak, ben buradayım, 'Bana gelin' çağrısını sadece arılar duyuyor. Bizler kayıtsızız bu çağrıya. Çok yakınız ama bir o kadar da uzağız tabiata...
Bir an durup uzun uzun seyredemiyoruz o güzellikleri. Vaktimiz yok ki! Sadece çiçekçiden aldığımız ve üzerine parfüm sıkılmış çiçekleri sunuyoruz sevdiklerimize. Göremiyoruz bir uğur böceğinin yağmur altındaki sevincini. Bir kelebek o; ince, narin kanatlarını çırpıp yanımızdan geçerken aslında onu kovalamamızı istiyor, sırrına ermek için güzelliğinin.
Konuyor bir çiçeğe, önce açıyor kanatlarını. En muazzam desenler orada, onları gösteriyor. Sonra kapatıyor. Şimdi de kanatlarının altındaki güzellikleri sergiliyor bize, bir manken gibi. Siz, hiç bir kelebeğin hortumunu gördünüz mü? Ya gözlerinin içini? Hiç elinize kelebek kondu mu? Dokunmatik ekranlarda dokunuyoruz onlara. Yaratılışındaki sırları sadece belgesellerde görüyoruz. Veya bir televizyon reklamında.  Velhasıl hayatı es geçiyoruz...
Baharda büyük bir sessizliğin ardından havaların ısınmasıyla, sanki birisi “uyan” borusu çalmış gibi aniden etrafı çiçek ve böcekler kaplıyor. Göremiyoruz... Tabiat uyanıyor büyük bir gürültüyle.  Duyamıyoruz... O küçük küçük böcekler, arılar, kelebekler, “bizde varız burada, bizi de duyun” diyorlar. Biz ise…
Sıkışıp kaldık şehrin beton duvarlarının arasına. Hayatımız; iş, ev, dershane, okul arasında hapis kaldı. Çocuklarımız bihaber güzelliklerden. Doktor “Çocuğunuz bırakın da toprakta oynasın” ilacı yazıyor reçeteye. Sineğin, arının, böceğin yeri yok hayatımızda, kovacak ilacımız var en etkilisinden.
Bir dakika ayırın kendinize. Eğilin toprağa doğru. Bakın… Bastınız yerde çiçekler, karıncalar, türlü böcekler, çekirgeler var. Rengârenk bir hayat var ayaklarınızın altında. Kelebekler; kanatlarını çırpıyor özgürlüğe doğru. Arılar; polenleri taşıyor, iki valizini eline almış seyahate çıkar gibi. Biraz zaman ayırın kendinize. Tutun elinden sevdiklerinizin, çıkın kırlara, tırmanın dağlara. Boynunuzda fotoğraf makineniz asılı olsun. Ulu bir nazarla bakın dünyaya...

                                                                            Yazan ve fotoğraflar: C. Deniz SEYRAN


TARİHİN NEFES ALIP VERDİĞİ YER: ANKARA ANTİKA EŞYA PAZARI

FOTOMAKALE

Dedeler yaptırır,
Babalar kullanır,
Çocuklar satar.

            Antika, eskiden kalma eşyaların ortak adıdır. Tarihsel bir döneme ait olan eserler antika olarak ifade edilir. Eşya ne kadar çok geçmişe ait ve nadir bulunan bir eserse ve ne kadar iyi korunmuşsa antika değeri de o kadar artar.

            Antika eşyalar birbirine devredilme, müzayede salonlarında veya antika dükkânlarında satılmanın yanı sıra, sayıları çok az da olsa antika pazarlarında da satılmaktadır. Ülkemizde kurulan antika pazarlarından birisi de, Ankara Antika Eşya Pazarı’dır. Ankara Antika Eşya Pazarı her ayın ilk pazar günü Aşağı Ayrancı Pazar Yeri’nde kurulur. Daha önce farklı yerlerde kurulup dağılan antika pazarı yaklaşık iki-üç yıldır tekrar Ayrancı Pazarı’nda kurulmaya başlanmış.


Anadolu Antikacıları Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı Şükrü SARI antikayı, “geçmişin günümüzdeki görünümü” olarak ifade ediyor. Bu pazardaki antika ve eski eşyaları “dedeler yaptırır, babalar kullanır, çocuklar ise satar.” diyor.

Satıcı ve alıcısıyla birçok kişinin buluştuğu bu yerde kime sorarsanız sorun antikacılığın genelde bir “gönül işi” olduğunu ifade ediyorlar. Antikacılık, bazı satıcılar için babadan kalma bir meslek, bazısı için kendi geçim kaynağı, bir kısmı içinse bir yaşam biçimi.

            Yüksek tahsil yapmadığını ancak “alaylı” olduğunu ifade eden Yücel GÜLDALI ise antikacılık konusunda şunları söylüyor:

"Antikacılık, geçmişten günümüze gelen yerleşik kent kültürlerinin hâkim olduğu yerde, halk kitleleri tarafından geçmiş kültüre yönelik özlemden dolayı ilgiye mazhar oluyor. Ekonomik sıkıntıların yaşanması doğrudan halk kitlesinin alım gücüne yansıdığından satışta sıkıntı çekiliyor. Sonuçta elde edilen ise “karşılıklı görsel tatmin”."

            Pazarda belirli düzeyde satış olsa da karşılaşmaların bir kısmı gerçekten de “karşılıklı görsel tatmin”den öteye geçmiyor. Şükrü SOYLU’ya göre müşteri ve esnafın tanınması adına güzel bir olay, ama daha fazla satıcının pazar yerine gelmemesinden de şikâyetçi. “Burada yapılan iş antika sevenlere bir hizmet. Ancak ekonomik sıkıntılar antikacılığı olumsuz etkiliyor. Ayrıca pazarın kurulduğu gün aynı zamanda organik ürün pazarının da olması antika pazarını sınırlıyor.“ diyor.


            Pazarın renkli satıcılarından bir diğeri de İbrahim KOÇAK, nam-ı diğer “Kel İbo”. Antikacılık O’nun için ekmeğini çıkardığı mesleği. “Bir ay topluyor, sonra da burada satıyoruz.” diyor.


İbrahim Bey’in ziyaretçisi olan Çakır Mehmet ve etrafındakiler gözümüze çarpıyor. Koyu bir sohbet var. Çakır Mehmet neşeli bir büyüğümüz. Kandillere meraklı olduğunu ve zaman zaman pazara geldiğini söylüyor. Yüzüklerle de arası iyi.



Bize kavalla bir resital veren Mehmet Amca’nın önünde duran eski çerçeve gözüme çarpıyor. Fotoğraftaki kişi ile Mehmet Amca’yı özdeşleştiriyorum. Eski bir askere ait olan fotoğraf tarihin içinden gelen bir gurur abidesi gibi duruyor.


            Pazarın renkli simalarından biri de Sefer KARAKAŞ. Alıcı olarak antika pazarının müdavimlerinden olan Sefer Bey “Piyasada bulamadığım malları burada bulabiliyorum. Bir kişinin beş kuruş vermediği malı beş bin liraya alırım. Sanat değeri olan malın, değerini anlamayan bilmez.” diyor. Aldığı bazı antikaları kullanıyor, bazılarını tamir ediyor ve vitrine koyuyormuş. Böylece antika değeri olan eşyalar hayata geçiyor.



            Antika pazarına girildiğinde sanki tarihin nefes alıp verdiği bir yere girmiş oluyorsunuz. Burası tarihin derinliklerinden gelen çeşitli objelerin su yüzüne çıktığı ve el değiştirdiği bir yer. Geçmiş burada canlanıyor ve anlam kazanıyor. Kıymetini bilen ellerde gerçek değerini buluyor.


            Pazarı ışıl ışıl aydınlatan objeler ise camlar. Geçmişten gelen ışıltılarıyla rengarenk, şişeler, fincanlar, biblolar, parfüm şişeleri, pazara ayrı bir hava katıyor.


Geçmişten günümüze kadar yapısını ve renklerini koruyan türlü türlü cam eşya ya şöyle derinden bir bakınca sanki “antika pazarına nur yağdı” dedirtiyorlar.


            Pazarda gezerken ilginç anlara da rastlıyoruz. Bir pazarcının elindeki kılıcıyla objektife takılması bana sanki bir samurayın kılıcını öpüşünü anımsatıyor.


            Pazar aynı zamanda fotoğrafçıların da uğrak yeri olan bir mekân. Tarihin nefes alışını belgelemek isteyen fotoğrafçılar makinelerini kapıp burada çekim yapıyorlar.


Venedik maskesi pazarda en ilginç objelerden biri olarak gözüme çarpıyor ve bir antika meraklısının elinde değerini buluyor.


            Pazar esnafı birbiriyle kaynaşmış ve güzel bir atmosfer var. Eski yıllarda küçük kentlerdeki esnaf geliyor aklıma. Her zaman birbiriyle şakalaşan, birlikte gülen, birlikte ağlayan esnaf zaman zaman derin sohbetlere dalar ve memleket meseleleriyle meşgul olurlardı.


            Eski el yazmaları ve değerli kitaplar da pazarda alıcı bekliyor. Bazen çok enteresan eserler bulunuyor. Bunları gören koleksiyoncular uzun uzun bu eserleri inceliyorlar.


            Güzel bir günün sonunda bir nebze görsel tatmin, bir nebze de aradığını bulmanın mutluluğuyla alıcılar evlerine doğru yollanırken, satıcılar da bir diğer ayın pazar gününde buluşmak üzere tezgâhlarını toplayıp vedalaşıyorlar.

                                                                    Yazan ve fotoğraflar: C. Deniz SEYRAN

HAKKIMDA

ÖZGEÇMİŞ

Dr. C.Deniz SEYRAN

19 MAYIS 1963 yılında Elazığ’da doğdu. İlkokulu Mehmet Zeki İlkokulunda, ortaokulu Atatürk Ortaokulunda, liseyi ise Elazığ Lisesinde okudu.

 1985 yılında Kara Harp Okulundan mezun oldu. 

 Müteakiben Gazi Üniversitesinde İşletme dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. 

 Ortaokul ve lise yıllarında fotoğraf çekimine başladı.

 Kara Harp Okulunda okurken fotoğraf çalışmalarına devam etti.

 Çeşitli karargâh ve kurumlarda görev yaptıktan sonra uzun yıllar Kara Harp Okulunda öğretim görevlisi olarak görev aldı. 

 2006-2010 yılları arasında Balıkesir’de, Balıkesir Fotoğraf Sanatı Derneği (BASAF) üyesi olarak fotoğraf çalışmaları yaptı. 

 2012 yılından beri Ankara’da Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) üyesi oldu.

 2013 yılından itibaren fotoğraf eğitimi vermeye başladı.

 2014 yılında “Altın Oran Fotoğraf Atölyesini açtı. Fotoğraf eğitimleri vermeye devam etti.

 Kişisel sergiler açtı ve karma sergilere katıldı.

 “Makro ve Yakın Plan Fotoğrafçılığı” kitabının yazarıdır.

 FIAP (uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu) Life card (Uluslararası Fotoğrafçı Kartı) sahibidir.

 Anadolu Üniversitesi “Fotoğrafçılık ve Kameramanlık” bölümü mezunudur.

 Altın Oran Fotoğraf Sanatı Derneği’nin kurucu üyesi ve onursal başkanıdır.

 TÜRKEL – Türkiye Kelebek Araştırmaları Topluluğu kurucusu ve üyesidir.

EFSA-Ege Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği başkanı görevini sürdürmektedir.

 Başta doğa ve makro olmak üzere çeşitli konularda fotoğraf çalışmalarına devam etmektedir. 

 

SANATSAL ÇALIŞMALARI

Sergiler:

  1. 19 Mayıs 2007- BASAF Seminer sergisi
  2. 8 Mart 2008 - BASAF Kadınlar Günü münasebetiyle “Kadın” konulu sergi
  3. 8 Mart 2009 - BASAF Kadınlar Günü münasebetiyle “Kadın” konulu sergi
  4. 2 Ocak 2012 – FSK- FSK üyelerinin gözünden Türkiye.
  5. 27 Şubat- 04 Mart- “Uşak bir sergi salonu...” "Elimden Geldiğince..." Açık Hava Fotoğraf Sergisi
  6. 18 Haziran 2012 – “Çölleşme” sergisi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı.
  7. 28.12.2012- GATA Karma fotoğraf sergisi.
  8. 2013- Gülhane kuruluş yıldönümü fotoğraf sergisi.
  9. 01 Eylül 2014-Altın Oran Fotoğraf Atölyesi, “Objektifimden Yansımalar”, kişisel fotoğraf sergisi
  10. 01 Mayıs 2015 - VANFOD karma fotoğraf sergisi
  11. 09 Ekim 2015 - Ankara Fotoğraf Derneği Karma Sergisi
  12. 09 Ekim 2015 – Safranbolu 2. "Anadolu’da Yaşam" Karma Fotoğraf Sergisi
  13. 02 Şubat 2015- FSK, “Kuşların Dünyası”, kişisel fotoğraf sergisi
  14. 07 Mart 2015- Ufuk üniversitesi, “Kuşların Dünyası”, kişisel fotoğraf sergisi
  15. 23 Mart 2016- FSK, 6. Ankara Fotoğraf Günleri karma sergisi
  16. 22 Nisan 2016-Osmaniye, "Anadolu’da Yaşam" Karma Fotoğraf Sergisi
  17. 09 Temmuz 2016- Konya "Anadolu’da Yaşam" Karma Fotoğraf Sergisi
  18. 17 Ocak 2017-FSK, "Kahvehanelerden kafelere" karma sergi.
  19. 25 Mayıs 2017- Ankara, ALFOD “Kelebeklerimiz” karma sergisi.
  20. 15 Mayıs 2018-Altın Oran Fotoğraf Sanatı Derneği, "Adım Adım Anadolu" karma sergi
  21. 19 Temmuz 2018 - İzmir Şehir Ödülleri Türkiye 2018 etkinliği, Van Karma fotoğraf sergisi
  22. 14 Şubat 2019 – Ankara, “Anadolu’da İnsan”, karma sergi,  Galeri Çankaya
  23. 11 Nisan 2019 – Ankara, “Kelebeklerimiz” karma sergi, Altındağ Belediyesi Hamamönü Sanat Galerisi
  24. 16 Ekim 2019 – Ankara, Ankara Üniversitesi ATAUM, “Ekolojik Denge-sizlik”, kişisel sergi
  25. 07 Kasım 2019 – Ankara, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Spor tesislerinde Yeşil Enerji Kullanımı ve farkındalık artırma projesi”, “Farkında mısınız?” karma sergi.
  26.  09 Mayıs 2022 – Ankara, ALFOD-Ankara Büyükşehir Belediyesi, “Ankara’nın Gündüz ve Gece Kelebekleri”, karma fotoğraf sergisi.
  27. 01 Ağustos 2022 – Ankara- Ankara Büyükşehir Belediyesi Metro Sanat Galerisi, “Kale Bedeninde Devşirme Taşlar” kişisel sergi.
  28. 03 Ocak 2022, Japonya, "TFSF -100. YILINDA TÜRKİYE FOTOĞRAF SERGİSİ", Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) yürütücülüğünde T.C. TOKYO Büyükelçiliğinin ev sahipliğinde Japonya’nın önde gelen çeşitli kentlerinde 2023 yılında Büyükelçilik ile Japon makamlarınca ortaklaşa belirlenecek tarihlerde ülkemizin kuruluşunun 100.yılı kutlamaları çerçevesinde Türkiye’nin doğal güzellikleri ve kültürel mirasını tanıtıcı fotoğraf sergileri.
  29.  22 Nisan 2023, İzmir, Lions- Mavi Bahçe Alışveriş ve Yaşam Merkezi, “Işığın Peşinde” karma sergi.
  30. 08 Mart 2023, İzmir, EFSA dernek binası, “Kadınlar Günü” karma fotoğraf sergisi.
  31. 02 Ekim 2024, İzmir, EFSA Dernek binası, “Ege’de Tarım” karma Fotoğraf sergisi.

Sergi moderatörlükleri

  1. 17 Ocak 2017- Ankara, FSK, "Kahvehanelerden kafelere" karma sergi.
  2. 25 Mayıs 2017- Ankara, ALFOD “Kelebeklerimiz” karma sergisi.
  3. 15 Mayıs 2018- Ankara, Altın Oran Fotoğraf Sanatı Derneği, "Adım Adım Anadolu" karma sergi
  4. 14 Şubat 2019 – Ankara, Galeri Çankaya, “Anadolu’da İnsan”, karma sergi, 
  5. 11 Nisan 2019 – Ankara, Altındağ Belediyesi Hamamönü Sanat Galerisi, “Kelebeklerimiz” karma sergi
  6. 07 Kasım 2019 – Ankara, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Spor tesislerinde Yeşil Enerji Kullanımı ve farkındalık artırma projesi”, “Farkında mısınız?” karma sergi.
  7.  09 Mayıs 2022 – Ankara, ALFOD-Ankara Büyükşehir Belediyesi, “Ankara’nın Gündüz ve Gece Kelebekleri”, karma fotoğraf sergisi.
Sunumlar
  1. 16 Ekim 2008, Saydam gösterisi, BASAF, “Semazenler” ve “Suliet”15 Nisan 2010, Slayt gösterisi, BASAF, “Yol-cu-luk”
  2. 11 Ocak 2011, Fotoğraf gösterisi, FSK, “Mini Mini, Rengarenk
  3. 16 Eylül 2011, Fotoğraf gösterisi, FSK, “Biz de Varız! Buradayız!
  4. 01 Aralık 2011, Fotoğraf gösterisi, BASAF, “Biz de Varız! Buradayız!
  5. 01 Eylül 2014- Fotoğraf gösterisi, Altınoran Fotoğraf Atölyesi, “Objektifimden Yansımalar
  6. 05 Haziran 2015, Fotoğraf gösterisi, FSK, “Şimdi’nin Gücü”-FSK
  7. 17 Haziran 2015, Fotoğraf gösterisi, Altınoran Fotoğraf Atölyesi, “Şimdi’nin Gücü
  8. 17 Haziran 2015, Fotoğraf gösterisi, EFOT- Elazığ Fotoğraf Amatörleri Derneği, “Şimdi’nin Gücü
  9. 02 Şubat 2015, Fotoğraf gösterisi FSK. “Kuşların Dünyası”
  10. 07 Mart 2015, Fotoğraf gösterisi Ufuk Üniversitesi, “Kuşların Dünyası”
  11.  04 Kasım 2016, Fotoğraf gösterisi, FSK, “Van’a gel…”
  12. 28 Aralık 2017, Fotoğraf gösterisi, ALFOD, "Katar"
  13. 15 Mart 2017, Fotoğraf gösterisi, ALFOD, “Ankara Kalesi Taşları”
  14. 13 Aralık 2018, Fotoğraf gösterisi, ALFOD, “Karşı Kıyı Midilli” Serpil Seyran-Deniz Seyran.
  15. 16 Kasım 2021, Fotoğraf gösterisi, EFSA, “Şimdinin Gücü”
  16. 08 Mart 2022, Fotoğraf gösterisi, İZDOF, “Kuşların Dünyası”, “Gece Kelebekleri”, “Hava Kararınca”
  17. 12 Ekim 2022, Fotoğraf gösterileri, EFSA, “Köyümüze Geri Dönelim”-“Ulucanlar”
  18. 23 Kasım 2022, Sunum, EFSA, "Fotoğrafa Müdahalenin Kronolojik Bir İncelemesi"
  19. 01 Mart 2023, Sunum ve söyleşi, İZDOF, "Kelebeklerin Dünyası"
  20. 15 Mart 2023, Sunum ve söyleşi, EFSA, "Kelebeklerin Dünyası"
  21. 17 Nisan 2023, Sunum ve söyleşi, PYXIS, "Kuşların Dünyası" ve "Kuş Misali”
  22. 24 Nisan 2024, Sunum ve söyleşi, EFSA, “El Emeği Göz Nuru” 

Ödüller
  1. Siirt Barosu'nun düzenlediği “Yok'un Fotoğrafı”  isimli ikinci fotoğraf yarışmasında (TFSF Destek No: 2008/49, 21/03/2009)  “Zamansal yok oluş” isimli fotoğrafı, sergileme.
  2. Adana Rotary Kulübünün düzenlediği 8.Uluslararası Fotoğraf Yarışmasında (TFSF Destek No: 2010/59, 16/04/2011) “Bekleyiş” isimli fotoğrafı, sergileme.
  3. Nevşehir Belediyesinin düzenlediği “Tarihi Yaşayan Taşlar” konulu 2. Uluslararası fotoğraf yarışmasında (TFSF Destek No: 2011/25, 03/11/2011) “Duvardaki Tarih” fotoğrafı, sergileme.T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığının düzenlediği- 2011- 3ncü yaban hayatı fotoğraf yarışması, sergileme.Elazığ Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün düzenlediği “Elazığ Fotoğraf Festivali (Fotofest), 09.10.2012 mansiyon.
  4. Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği 1. Uluslararası Fotoğraf Yarışması (FIAPNo : 2012/129 TFSF Onay No : 2013/8 Yarışma Adı : 2013/8 UFSD 2. Uluslararası Fotoğraf Yarışması), sergileme.FIAP 17.Doğa Bienali (2013/79) Türkiye takımında yansıtılmış görüntü dalında iki fotoğraf ile ülkemizi temsil etti.
  5. “TESUD Türk Bayrağı Fotoğraf Yarışması”, Üçüncülük, TESUD-Ankara Fotoğraf Derneği, 19 Mayıs 2016.
  6. AFAD 33. FIAP Siyah-Beyaz Bienali Türkiye Takımına “Mesh Ustası” adlı fotoğrafla ülkemizi temsil ediyor.
  7. 2016 FIAP Doğa Bienali Türkiye Takım Seçmelerinde baskı ve yansıtılmış görüntü dallarında birer fotoğraf ile ülkemizi temsil etti.
  8. Karesi Belediyesi 3. Ulusal Fotoğraf Yarışması ''Balıkesir’in En Güzel KARESİ'' Karesi’den Karesi’ye, TFSF Özel Ödülü, 03.11.2017.
  9. 21. FIAP Doğa Bienali 2022 TFSF Türkiye Takım Seçmesi, “Coal tit” adlı fotoğrafla ülkemizi temsil etti.
  10. 03 Ocak 2022, Japonya, "TFSF -100. YILINDA TÜRKİYE FOTOĞRAF SERGİSİ", Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) yürütücülüğünde T.C. TOKYO Büyükelçiliğinin ev sahipliğinde Japonya’nın önde gelen çeşitli kentlerinde 2023 yılında Büyükelçilik ile Japon makamlarınca ortaklaşa belirlenecek tarihlerde ülkemizin kuruluşunun 100.yılı kutlamaları çerçevesinde Türkiye’nin doğal güzellikleri ve kültürel mirasını tanıtıcı fotoğraf sergileri için fotoğrafı seçildi.
  11. Ankara Kalkınma Ajansı 6. Fotoğraf Yarışması “Ankara’nın Korunan Alanlarında Doğal Yaşam”, İkincilik Ödülü.
Fotoğrafçılık eğitmenliği geçmişi
  1. Ankara Fotoğraf Akademisi- Fotoğraf eğitmenliği, 1 yıl.
  1. Altınoran Fotoğraf atölyesi- Fotoğraf eğitmenliği, 1 yıl.
  1. Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği (FSK), Makro ve Yakınplan Fotoğraf Atölyesi, 2014.
  1. Gençlik ve Spor Bakanlığı “Genç Gönüllüler” Temel Fotoğrafçılık eğitimi eğitmenliği, 26 Şubat-5 Mart 2016, Samsun.
  1. Gençlik ve Spor Bakanlığı “Genç Gönüllüler” Temel Fotoğrafçılık eğitimi eğitmenliği, 01-09 Nisan 2016, Kapadokya.
  1. Gençlik ve Spor Bakanlığı “Genç Gönüllüler” Temel Fotoğrafçılık eğitimi eğitmenliği, 31 Temmuz-07 Ağustos 2016, Artvin, Rize, Trabzon.
  1. Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği (FSK), Proje Temelli Fotoğraf Atölyesi, 04 Kasım 2016.
  1. Altın Oran Fotoğraf Sanatı Derneği  2017-2020.
  2. EFSA (devam etmektedir.)
  3. Kişiye özel birçok fotoğraf semineri vermeye devam etmektedir.

12 Mart 2014 Çarşamba

KEÇEDEKİ ALINTERİ

FOTOMAKALE



Keçe, yünün çeşitli işlemler (ısı, basınç, sabun, asit vb) yardımıyla sıkıştırılarak birbirine yapışması ve bütünleşmesi ile oluşturulan bir tür kaba kumaştır. Üretilen bu kumaş geçmişten bu yana çok farklı amaçlar için kullanılmıştır. Hunlar döneminden itibaren günümüze kadar gelen keçecilik sayesinde üretilen ürünler birçok alanda kullanılmış ve insanlar farklı ihtiyaçlarını bu ürünlerle karşılamışlardır. Tarihi seyir içerisinde incelendiğinde keçe Türkler tarafından; çadır üzeri örtü ve zemininde halı olarak, yolluk, kepenek, seccade, çeşitli giyim eşyaları (çorap, pantolon, yelek, patik, çizme, ayakkabı, terlik, başlık gibi), eğer örtüsü, süs eşyası, eğer örtüsü, ayakkabı taban keçesi, minder ve sedir gibi birçok amaçla üretilip kullanılmıştır.

Keçe üretimi, yünün kırpılmasından sonra başlamakta ve bir dizi işlem sonunda süreç tamamlanmaktadır. Elde edilen farklı tipteki keçe kumaşları farklı ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Tepme keçe veya fabrikasyon olarak üretimi söz konusudur. Yün elde veya makinelerde atılır ve bir takım işlemlerden geçirildikten sonra doğal renklerde keçeler elde edilir. Ayrıca boyama yapılarak da renkli keçe üretimi yapılmaktadır. Keçe üretimindeki temel aşamalar şunlardır:

  1. Keçe üretiminde kullanılacak yünlerin kırkılması.

  1. Yünlerin üzerindeki pıtrak ve bulaşmış olan diğer pisliklerin ayıklanması ve yünün didilerek farklı renklerde olanların ayrılması,


  1. Didilen yünün hallaç yayı veya tarak makinesi ile taranması,

  1. Yünün tabakalar halinde dökülmesi,



  1. Yünün üzerine sıcak su serpilmesi,


  1. Yünün dürülmesi,


  1. Sarılan kalıpleşin kalıp ipi ile bağlanarak tepme işleminin yapılması,


  1. Keçeleşmeye başlayan yünün yüzeyinin ve kenarlarının düzeltilmesi (kapaklama yapılması veya çatkı olarak ifade edilebilir),



  1. Çatkı yapıldıktan sonra keçeye sabunlu su verilmesi,

  1. Tepme işleminin tekrarlanması ve keçenin pişirilmesi,


  1. Keçeleşen yünün pişirilmesi için keçeye sıcak sabunlu su dökülerek ovulması,


  1. Tepme işleminin tekrarlanması,


  1.  Keçenin boyanması,



  1. Keçenin süzülerek kuruması için asılması,

  1. Çeşitli ürünler yapımı ve satış.

Geçmişte toplumumuzda elişi üretimimiz içinde önemli bir yeri olan keçe üretimi; sanayileşmenin artması ve insanların keçeyi başka ürünlerle ikame etmeleri nedeniyle çok azalmış ve tarih sayfalarına gömülmesine çok az kalmıştır.

Bu fotomakalenin hazırlanmasında başta İdris Ustam olmak üzere Balıkesir'deki tüm keçe ustalarına teşekkürlerimi sunuyorum.

Yazan ve fotoğraflar: C. Deniz SEYRAN